Ayrılık, insanın en çok üzüntü yaşamasına neden olan durumlardan birisidir. Yaşanılan sevdiklerimizin kaybı yahut bir nesne ya da kişiden gerçekleşen ayrılma durumu da yas sürecine dahildir. Aslında hepsi birer ayrılıktır ve ister istemez insana farklı boyutlarda üzüntüler yaşatabilir. Ayrılığı en derin hissetiğimiz yerlerden birisi de sevdiklerimizin ölümüdür ve bu derin keder, üzüntü, acı vb. duyguları yaşatır. İşte sevdiğimiz birinin kaybıyla bu duyguları yaşadığımız sürece yas denir.
Ölüm ve ardından getirdiği yas süreci herkes için çok büyük bir stres kaynağıdır. Günlük hayatta yaşamadığımız olumsuzluklara verdiğimiz tepkiler gibi ölüme de verilen tepkiler kişiden kişiye değişmektedir. Herkes sevdiği kişiyi kaybetmekten dolayı bir üzüntü yaşar. Bu durum belirli bir zaman boyunca normal sayılırken bu zamanın üstünde yaşanan yas süreci patalojik bir hal alabilmektedir. Normal bir yas için 2 ayın içerisinde kişinin yas sürecinden çıkmış günlük hayatının akışına dönmüş olması ve aile gerek sosyal ortam gerekse romantik ilişkilerdeki olumsuzlukların ve işlev düzeylerindeki düşüşlerin normalleşmesi beklenir. 2 ayın üstünde bir zaman içinde hala günlük hayata dönülememiş ise gelecek süreç içerisinde depresyon, madde bağımlılığı, intihar düşünceleri riskli bir hale gelebilir.
Yas sürecine en etkili kuramsal açıklama Elisabeth Kubler-Ross tarafından tanımlanmış bazıaşamalardan oluşur. Bunlar : inkar, öfke, pazarlık, depresyon, kabul aşamalarıdır.
Şimdi bu aşamaları biraz detaylandırılım;
1.Evre İnkar: Birkaç saat-birkaç hafta arasında değişebilen bu evrede kişi ölümün gerçekliğini kavramakta zorlanır. Yaşadıkları karşısında şaşkın, donuk, tepkisiz olabilir, boşluk ve gerçekdışılık duyguları yaşayabilir. Bu dönemde hatırlamada güçlükler, bedensel belirtiler görülebilir.insanların beklenmedik bir durumla karşı karşıya kalması sonucunda adeta şokta olma halidir. Bu nedenle bu aşamaya şok aşaması da denmektedir. “Bu benim başıma gelmez”, “Gerçekten ölmüş olmaz” şeklinde tepkiler bu aşamada normal karşılanır.
2.Evre Öfke: İnkar aşamasından sonra insanlar yaşadıkları kaybın hayal kırıklığı ile öfke aşamasına geçerler. Birlikte yapmak istedikleri, yapamadıklarından duyduğu pişmanlıkları, geçirmek istedikleri zaman dilimlerini düşünürler. Bu beklenti ve istekleri gerçekleşemeyeceği için engellemişlik hissinin verdiği sıkıntı ile öfke duymaya başlarlar. Sorgulamalar, suçlu aramalar, “neden ben” soruları sıkça bu sürece eşlik eder.
3.Evre Pazarlık: Kaybettiğimiz kişinin bize geri dönmesi, hayatta olması için yaratıcı ile pazarlık yapılır. Pazarlık kısmında yaratıcı ile “O ölmesin ben de şu kadar adak vereceğim, bundan sonra her hafta onu ziyaret edeceğim, bir daha şunu yapmayacağım vb.” şeklinde konuşmalar kurgulanır.
4.Evre Depresyon: Kaybettiği kişinin geri gelmesi konusunda yapabileceği bir şeyin olmadığıını anlayan kişi kaybın verdiği çaresizlik duygularını hissetmeye başlar. Kayıp gerçeğini hayatına alır. Depresyon aşamasında birey kendisini hiçbir şey yapamayacak kadar enerjisiz, isteksiz ve yorgun hissedebilir.
5. Evre ve son evre olan Kabulleniş: Ölüm hayatın parçası ve gerçeğidir. Ne kadar pazarlık etsek de geri getirebileceğimiz bir şey değildir. Bu nedenle onu kabul edip barışmak en sağlıklısıdır. Sevilen insana minnet ve şükran duymak, yaşanılan güzel anıları yad edebilmek, yaşamın o olmadan da devam edebileceğinin farkına varmak bu aşamada gerçekleşir.
Yas sürecinde aşağıda verilen belirtiler görülebilir;
Bedensel tepkiler: Baş ağrısı, göğüs ağrısı ve göğüste sıkışma hissi, boğazda düğümlenme, yutkunma güçlüğü, açlık hissi, bulantı, kusma, kabızlık veya ishal, nefes darlığı, çarpıntı, adet düzensizlikleri, kaslarda seyirme, gerginlik ve kasılmalar, uyku düzensizlikleri, iştah değişiklikleri, halsizlik ve yorgunluk.
Duygusal tepkiler: Ölümü inkar etme, üzüntü, ağlama, özlem, öfke, sıkıntı, güvensizlik, tedirginlik, aklını yitireceği-delireceği korkusu, hayata karşı ilgi ve istek kaybı, hiçbir şeyden zevk alamama, hiçbir duygu hissedememe, geleceğe dair umutsuzluk ve karamsarlık, yalnızlık, çaresizlik.
Davranışsal tepkiler: Amaçsız bir aşırı hareketlilik, kendini tamamen başkalarına yardıma adayarak kaybın acısından kaçınma, insanlardan uzaklaşma ve görüşmek istememe, ölen kişinin eşyalarına, bulunduğu yerlere aşırı yönelme veya bunlardan uzak durmaya çalışma, mezara sık gitme veya gidememe, alkol ve/veya ilaç kullanma, cinsellikle ilgili değişiklikler.