Makalelerimiz

Bugün sizlere çoğumuzun gündelik yaşamda hatta gününün çoğunu harcadığı ve bu durumdan muzdarip olduğumuz bir konu olan Overthinking...

“Çok depresif görünüyorsun, şu an depresyondayım, bu cümlelerin beni depresyona sokuyor, bu karamsarlık ne depresyonda gibisin” gibi birçok cümleyi günlük hayatımızda duyabilmekteyiz.

Panik atak ani ve düzenli olarak bir panik ya da korku hissinin etkisi altında kalınan bir anksiyete bozukluğudur.

"Kaygıyla bağlanan insanlar bağlantı kurmaya özlem duyarken , bağlanmanın güvenilirliğinden de endişe ederler.” Dr. Sabrina Romanoff.

Bugün sizlerle beraber bireylerde cinsiyet bazında erkeklerde de kadınlardaki kadar sık görünen aşağılık kompleksi hakkında biraz düşünelim. Aşağılık kompleksi, kişinin kendini başkalarından daha yetersiz ve değersiz hissetmesi durumudur.

“Fobi, çok az ya da hiç tehlike arz etmediği halde bir nesneye, kişiye, hayvana, bir olaya veya duruma karşı sürekli, aşırı ve gerçekçi olmayan, nedensiz bir korkudur.”

Duygusal açlık kişinin bazı besinleri o an fizyolojik veya sosyolojik gereksinim duymamasına rağmen yemesine neden olan bir durumu ifade ediyor. O anda acıkılmadığı ya da ihtiyaç olmadığı halde yemek yenmesi durumu, duyguları bastırmak ve yatıştırmak için ortaya çıkabiliyor.

Terk edilme korkusu, insanların sevdikleri kişiler veya yakınları tarafından terk edilme ve yalnız bırakılma düşüncesine karşı geliştirdikleri yoğun korkulardır.

Psikolojik sağlamlık, zor deneyimlerden ve öngörülemez zorlayıcı olaylarla baş edebilme, uyum sağlayabilme, esneklik kullanabilme ve ilerleyebilme, stres faktörü ve olumsuz duygusal tecrübelere karşı kendini toparlayabilme ve iyileştirme gücü şeklinde tanımlayabiliriz.

Ayrılık, insanın en çok üzüntü yaşamasına neden olan durumlardan birisidir. Yaşanılan sevdiklerimizin kaybı yahut bir nesne ya da kişiden gerçekleşen ayrılma durumu da yas sürecine dahildir.

Travma sonrası stres bozukluğu, kişinin aşırı travmatik bir stresörle karşılaşması sonucunda, olayların kişiye sıkıntı verecek şekilde yeniden yaşantılanması, bireyin kaçınma davranışında bulunması, duygulanımda zaman zaman küntlük ile birlikte, otonomik, disforik ve bilişsel bulguların değişik derecelerde baş göstermesi ile ortaya çıkan bir ruhsal bozukluktur.

Fobik bozukluklar başlığı altında görülen aerofobi, halk arasında uçak fobisi olarak bilinmektedir. Aeorofobi kişinin uçakla seyahat etme esnası veya öncesinde ortaya çıkan korku ve endişelerdir.

Hastalık hastalığı (hipokondriyazis) kişinin gerçek olmamasına rağmen, en ufak bir yeri ağrısa bile bu durumu ciddi bir sağlık problemine bağladığı ve hasta olduğunu düşündüğü korku ve endişe içeren bir tür anksiyete bozukluğudur.

Kumar bağımlılığı, kişinin hayatını olumsuz etkilemesine rağmen kumar oynamaya devam etmesi sonucunda kontrol edilemez bir dürtü haline gelmesidir.

Yeme Bozuklukları anoreksiya nervoza , bulimiya nervoza ve son yıllarda tanımlanan tıkınırcasına yeme bozukluğu gibi psikiyatrik hastalıkların içinde yer aldığı bir tanı grubudur.

Zoofobi, insanlar arasında en sık bildirilen fobilerdendir. Sıkılıkla yılan, örümcek ve böcek gibi canlılardan korkulduğu gözlemlenmiştir.

Toksik ilişki, partnerlerden iki kişiden birinin diğerine zarar verecek düzeyde var olan ilişkinin yürütülemediği durumda ortaya çıkan ilişki türüdür.

İlişkilerdeki bağlanma türleri, kişinin başkalarıyla kurduğu iletişimi şekillendiren önemli faktörlerdir.

Öğrenilmiş çaresizlik dediğimiz zaman ilk aklımıza fil metaforu gelir. Peki nedir bu fil metaforu?

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), insanların obsesyon adı verilen sürekli tekrar eden düşüncelere sahip olması ve bu düşüncenin kendisini rahatsız etmesinden ötürü, genellikle rahatlamak amacıyla kompulsiyon adı verilen sürekli tekrar eden davranışlarda bulunmasıyla ortaya çıkan psikolojik bir rahatsızlıktır.

Tek başına bir teşhis olmamakla birlikte yaygın anksiyete bozukluğu şemsiyesi altındadır beklenti anksiyetesi. Beklenti anksiyetesi, gelecek ile ilgili endişe, kötü şeylerin gerçekleşme ihtimali veya başarısız olma korkusu ile ilişkilidir.

Şema kavramını daha önce duymuş olabilirsiniz. Peki nedir bu şema olarak adlandırdığımız şey? Gelin şemalardan önce serüvenimiz nerede başlıyor ona bir bakalım.

Daha önce kendinizi sürekli olarak kontrol altında tutma ihtiyacınız oldu mu? Kişinin kendisini sürekli olarak kontrol altında tutma ihtiyacının “kontrol bağımlılığı” olarak adlandırıldığını biliyor muydunuz?

Depresyon; kişilerde haftalarca ya da aylarca devam eden bir isteksizlik hali, hayattan zevk alamama kendine güvenin gitgide azalması ve yoğun umutsuzluk gibi negatif hisleri kapsayan bir duygudurum bozukluğudur.

Hayatımızı duygu, düşünce ve davranışlar ile yönetiriz. Düşüncelerimiz, eyleme geçme aşamasında bizleri sorgulamaya iter.

Sınav kaygısı dediğimiz durum kişinin sınav sonucuna yönelik yaşadığı ve sınav performansının düşmesine sebep olan endişe ve stres halidir.

Sosyal fobi bireylerin iş hayatlarında, eğlence ortamlarında, ailesi, çevresi ve sosyal ilişkilerinde yeri geldiğinde günlük hayat koşuşturmasında trafikte.. kendilerini yetersiz, tedirgin , mutsuz , sıkıntılı , kontrolü kaybetmiş, karşısındakileri ise eleştirel ,acımasız, kendisinden çok daha kontrollü ,bilgili ve güçlü görme eğiliminde olan insanlardır.

Öğrenme üzerine saygın teorisyenler tarafından geliştirilmiş çok sayıda kuram vardır. Bunlara herkesin Pavlov'un köpeği deneyiyle tanıdığı davranışçılar veya davranışçılar ile bilişsel davranışçı terapi ile anılan bilişselciler örnek verilebilir.

Bugün hep beraber sınır koymak konusuna biraz bakalım istiyorum sizlerle. Sınır koymak nedir? Ne işe yarar ve hayatımızın hangi noktalarında sınır koymak bize yardımcı olabilir? Gelin bunlara bir bakalım.

Duygular… Hepimiz ihtiyaçlarımızı, hedeflerimizi, isteklerimizi ve çevremizle olan ilişkilerimizi duygularımız çerçevesinde ifade ederiz. Hayatımızın her anında minik bir parça bile olsa duygularımız bir şekilde kendine yer bulmaktadır.

İnsanoğlu olarak bir şeylerden etkilenme olasılığımız ve yollarımız çok fazla ve bu durum, ruh sağlığı rahatsızlıklarında da görülüyor. Çökkün duygudurum, yani üzüntü ve mutsuzlukla kendini gösteren ve kişinin normalde yapmaktan zevk aldığı, bilinçli ve istekli bir şekilde tercih ettikleri şeyleri yapamamasına yol açan depresyon, günümüzde çokça karşılaşılan ve bir ya da birçok faktörden kaynaklanabilen ruh sağlığı rahatsızlıklarından birisidir.

Terapiye Başlamaya Karar Vermek: Nasıl Anlarım ve Hangi Adımları Atmalıyım? Terapiye başlamaya karar vermek, uzun bir yolculuğun ilk adımıdır. Bu karar sürecinde bireyin kendisini çıkmazda bulması gayet olağandır. Bu soruların cevabını bulmamızı kolaylaştıracak sorular ise şunlardır.

Bugün bloğumda değinmek istediğim konu aslında biraz daha hepimizin zihninde soru işaretlerine yol açan psikoterapi ve ekol konusu. Bir önceki yazımızda hocalarımızdan bir tanesi aslında niçin terapi almalıyız isimli bir yazı yazmıştı ben de bu yazımda ekoller ve ekollerin genel kapsamlarından biraz bahsetmek istiyorum. İlk olarak bahsetmek istediğim ekol;